Renkler, Kitaplar ve Şarkılar
Eskişehir ve ben yanımızda getirdiklerimiz ile başladık esasında bu uzun serüvene.
İlk okulumu açtığım 1985 senesinde, ben yanımda umutlarımı, Eskişehir ise ayazlarıyla sert bir kış mevsimini getirmişti.
Yenibahçeler Sokak'da bulunan okulumuzun ilk gününde, anlamıştım ki yolculuğuma sert soğuklarla başlayacağım lâkin ben havanın sert soğuk rüzgarlarına değil, yanımda getirdiğim umutların fırçalarıyla bu zorluğun resminde, yumuşacık bembeyaz karının süslediği beyazlıkların arasında binlerce güzel renkler gördüm.
Tüm güzel şeylerin bize hissettirdiği duygular gözlerimizden ruhumuza geçiyor ise soğuğa aldanmayarak, saflığın ve temizliğin rengi beyaz karın , usta bir ressamın fırça darbeleri ile süslediği diğer sıcak renkleri görerek başlamak benim için tabii ve yegane bir gerçek oldu.
Bu sebeptendir ki her bir kıymetli küçük öğrencimi bambaşka renklerde bu yüzden gördüm. Hayatta sadece siyah ya da beyaz renklerin olmadığını bilerek, her yetiştirdiğimiz çocuğumuzun evrene güzellikleriyle saçılmış renk paletlerinden dökülen ahenkler ile işiterek hissettim onları.
Renkler gözler ile görülür, yürek ile hissedilir ve zihnimizin bize anımsattığını içten bir sıcak müzik ile çalarak, ruhumuza şarkılar söyler. Benim en iyi bestelerimin sahipleri olan çocuklarım benim için birer renk oldu. Bazen kırmızının en açık tonlarında bir vişne çürüğünü, bazen mavinin en uçuk tonlarında bir gökyüzünü yeniden görerek keşfettim onlarla beraber.
Bu yolculuğumuzda yanımıza sadece kalbimizi aldık, bütün renklerimiz sıcaktı, soğuğa hiç yer vermedik, onların sözleriyle renklere tekrar isim verdik, çizilen resimlerle şarkılar söyledik. Ve en mutlu günler ile mezuniyet günü geldiğinde gözlerimizden dökülen yaşlara isim verebilecek bir rengi hiçbir zaman maalesef saadetin hüznüyle tarif edemedik.
Bir küçük kalbi yetiştirmek için, renklerin eşsizliğindeki gibi sevgiyle beslemek tek başına kafi gelmez. Anlamak da gerekir, anlayışı ise hissetmek, hisleri de görebilmek. Küçük yürekler ile bir olabilmek ,çok sevilen bir yazarın yeni çıkan bir kitabını bekleyişindeki heyecan misalinde ki gibi değildir. Her birini en iyi yazar ve ilk kitapları olarak görebilmek belki bir nebze tarif edebilir bu duyguları. Zorluklar, meşakkatle geçen günler ansızın güzel kokuları getirerek bahara dönüşür o zaman. O kış mevsiminde ben yerde bembeyaz kar ile kışı, ağaçların üzerindeki beyazlıkta ise mevsimi gelip açan ilkbahar çiçeklerini gördüğümden beridir 37 yıl geçti. Sonbaharı anlatırken kışı, ilkbaharı anlatırken yazları gördük. Şimdi mezun ettiğimiz binlerce renk, binlerce kitap ve yüzlerce mevsim bize şahittir ki ne mutlu güzel insanlar ile öğretmenlik mesleğini faal edebilmişiz.
Herkese gönülden ve içten samimi duygularım ile teşekkür ediyorum.